Merhabalar
Sevgili Okuyucularım,
Bolu lezzet
durakları yazıma artık bir yerden başlamalıyım diyerek başladım :) Bolu
ilimiz İstanbul’a yakın yerlerimizden olduğu için atlayın otobüse veya
arabanıza mutlaka gidin...
Ancak yemek önceliğiniz olsun en önemlisi Gaziantep ilimize kadar kafa tutabilecek bir mutfağa sahiptir.
Ancak yemek önceliğiniz olsun en önemlisi Gaziantep ilimize kadar kafa tutabilecek bir mutfağa sahiptir.
Öncelikle sizlere
Bolu ilimiz ile ilgili kısa bir bilgi vereyim. Bolu ili Yurdumuzun Batı
Karadeniz Bölgesinde bulunmaktadır. İstanbul'a 265 Km uzaklıktadır. Bolu
ovasındaki ilk yerleşim M.Ö. 3. bine kadar uzanmakta olduğu söyleniyor. Şehir merkezindeki
tepelerde kurulmuş olan Bolu şehrinin tarihi ise 1978 yılında Hisartepe
kazısında ortaya çıkan bulgulara göre, M.Ö. 7. yüzyıla kadar gitmektedir.
Bu kadar tarihi ve güzel şehri görmeseydim olmazdı :) Bende Kasım ayında 3 günlük kısa bir gezi
planladım ve sabahın erken saatlerinde topladım çantamı atladık arabaya yollar
ayağımızın altından kayarcasına gittik. Kahvaltıyı evde etmenize gerek yok
araba yolculukları bu yüzden değil midir zaten :) Yol üzerinde mutlaka
güzel kahvaltı edebileceğiniz bir sürü durağınız olacaktır. Bizim ilk durağımız
İstanbul’un çıkışında “Yörsan Dinlenme Tesisleri” oldu. Bizim tercihimiz
Mahalliç Peynirli Tost ve ayran oldu.. Karnımızı doyurarak daha sakin yolun
keyfini 2 kat alarak devam ediyoruz. Daha sonrasında 3 Saatlik bir yolculuk
sonrasında Bolu’ya gelmiş bulunmaktayız.
Konakladığımız Otel |
Bolu’da kalacağımız otelimize yerleştik. Otelimizden inanılmaz memnun kaldık ve memnun ayrıldık. Yorumlarımı otel’e bir teşekkür maili yazarak belirttim. Ayrıca artık beni yavaş yavaş tanıyorsunuz. Otel isimleri vermiyorum. Eğer merak ediyorsanız.. Alttaki linke tıklayabilirsiniz J
FOURSQUARE: https://tr.foursquare.com/rookiejuno
Bolu Gölcük Parkı Yürüyüş Parkuru |
Otelimize
yerleştikten sonra hemen etrafı keşfetmeye başladık. Gölcük Tabiat Parkını
ziyaret ettik. O kadar güzel resimler çektik ki tabiat hiç bu kadar güzel
görünmemişti gözümüze.. Doğa o kadar büyük bir mucize ki adeta ruhunuzu
besliyor. Göl çevresini geziyoruz. Daha sonrasında “Gazelle Gölcük Kır Gazinosu”nda
şöminenin yanında çayımızı yudumluyoruz.
Gölköy Evi |
Havanın kararmasını midemizin
guruldamasıyla anlıyoruz. Bolu’da Et Evi diye bir kasap dükkanına gidiyoruz.
Hem satıyorlar hem pişiriyorlar. Ne yerseniz yiyin çok başarılıydı. Hem
kaliteli hem hijyenik hem uygun fiyatlarla gönlümüzü feth etti. Bizim
tercihimiz pirzola’dan yana olmuştu.
İkinci günümüze
erken kalkmayı tercih etmeden doya doya uyuduk. Kahvaltımızı otelimizde yaptık.
Otelde bile sadece vakit geçirebilirsiniz bu kadar doğa ile iç içe şirin bir
yer olamazdı.
Kahvaltıdan sonra Abant Tabiat Parkı’na doğru yol aldık. Bolu’ya 1 saat uzaklıktadır. Büyük bir göl dışında sadece tek bir restauranta sahip. Çok güzel bir mevsim’de gittiğimiz için sonbaharın renkleri gözlerimizi büyülüyordu. Ayrıca gece ilk kar düştüğü için hem beyaz hem sarı renkleri birbirinin nasıl tamamladığını görmeniz gerekiyor. Göl çevresini gezdik oksijeni doya doya içimize çektik. İstanbul’da o kadar yetersiz ağaç var ki sanırım stresimizin bir diğer yanı yeterli oksijeni içimize çekememiz diye düşündüm. Sonrasında göl çevresinde bulunan tek restaurantta “Abant Göl Cafe& Restaurant” ta atıştırmalık bir şey yedikten sonra hava kararmaya başlamıştı. İnsan burada zamanın nasıl geçtiğini sanırım hiç anlamayacak. Bizde akşam yemeğimiz için yola çıktık. Bolu’yu bu kadar ünlü yapan restaurantlardan birini denemeye karar verdik.
Abant Gölü |
Kahvaltıdan sonra Abant Tabiat Parkı’na doğru yol aldık. Bolu’ya 1 saat uzaklıktadır. Büyük bir göl dışında sadece tek bir restauranta sahip. Çok güzel bir mevsim’de gittiğimiz için sonbaharın renkleri gözlerimizi büyülüyordu. Ayrıca gece ilk kar düştüğü için hem beyaz hem sarı renkleri birbirinin nasıl tamamladığını görmeniz gerekiyor. Göl çevresini gezdik oksijeni doya doya içimize çektik. İstanbul’da o kadar yetersiz ağaç var ki sanırım stresimizin bir diğer yanı yeterli oksijeni içimize çekememiz diye düşündüm. Sonrasında göl çevresinde bulunan tek restaurantta “Abant Göl Cafe& Restaurant” ta atıştırmalık bir şey yedikten sonra hava kararmaya başlamıştı. İnsan burada zamanın nasıl geçtiğini sanırım hiç anlamayacak. Bizde akşam yemeğimiz için yola çıktık. Bolu’yu bu kadar ünlü yapan restaurantlardan birini denemeye karar verdik.
Haşim Restaurant Mutfak Sanat Aktivite Merkezi |
“Haşim Restaurant
Mutfak Sanat Aktivite Merkezi” adlı restaurantta gittik. Çok değişik bir
konsptleri vardı. Osmanlı dönemine has o zamanın damak lezzetlerini burada bulabilirsiniz J Biz incik yemeye karar verdik. Sonrasında muhteşem sunumuyla yemeklerimizi
yiyerek otelimize geri döndük.
Son günümüze
gelmiştik bugünümüzü verimli geçirmek adına sabah erkenden uyanıp bolu
merkezine doğru yola çıktık. Bolu merkezini gezdik zaten çok küçük şirin bir
yer. Daha sonrasında kahvaltı yapmadığımız için gözleme yemeye karar verdik.
Ben hayatımda bu kadar lezzetli bir gözleme yemedim. Eğer yolunuz düşerse
herkese ilk önerdiğim yer oldu. Merkezde Cami’nin hemen yanında “KUBBEALTI
Gözleme Evi”ni şiddetle tavsiye ediyorum. Ne kadar yediğimizi hatırlamıyorum ama
o kadar lezzetliydi ki tadı hala damağımda ve kendini inanılmaz özletiyor.
Kubbealtı / Yoğurtlu Gözleme |
Sonrasında Yedigöller Millipark’ gitmek için yola koyulduk. İnanılmaz güzel bir
yerdi. Doğası harika ancak yolları inanılmaz virajlı ve arabayla gidiyorsanız
biraz zorlanabilirsiniz. Biz kar nedeniyle çok zorlandık. Yedigöller'e Bahar mevsimlerinde profesyonel fotoğrafçılar gelir ve bu muhteşem renkleri ölümsüzleştiriler. Eğer bolu'ya geldiyseniz mutlaka Yedigöller'e uğramalısınız. Bahar mevsimin de
tekrar gitmeyi ümit ediyoruz. Her mevsim
ayrı güzel olan bu doğa harikası yeri geride bırakarak İstanbul’a doğru dönüş yoluna
çıktık.
Bolu Yedigöller Milli Park |
Dönüş yolun’da akşam yemeğimizi yemek için “İsmail’in yeri Bolu Dağı Et
Lokantasında durduk. Buranın sucukları çok iyiydi. Yemeklerimizi yedikten
sonra zorda olsa yolumuza devam ettik. Ancak İsmail’in yeri restaurantından 2
tane var. Biz bir tanesine Bolu’ya giderken bir tanesine de Bolu’dan dönerken
denemeyi tercih ettik. Bence “İsmail’in yeri Bolu Dağı Et Lokantası” “İsmail’in
Yeri”nden çok daha başarılıydı. Bu gezimizi de bitirip eve döndüğümde bir sürü
güzel anı ve pozitif olarak iş başı yapmaya hazır hissediyorsunuz. Bu gezimizden biz çok keyif aldık.
Size de Keyifli
Yolculuklar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder