Playlist

25 Ocak 2016 Pazartesi

BOLU LEZZET DURAKLARI



Merhabalar Sevgili Okuyucularım,

Bolu lezzet durakları yazıma artık bir yerden başlamalıyım diyerek başladım :) Bolu ilimiz İstanbul’a yakın yerlerimizden olduğu için atlayın otobüse veya arabanıza mutlaka gidin...
Ancak yemek önceliğiniz olsun en önemlisi Gaziantep ilimize kadar kafa tutabilecek bir mutfağa sahiptir.

Öncelikle sizlere Bolu ilimiz ile ilgili kısa bir bilgi vereyim. Bolu ili Yurdumuzun Batı Karadeniz Bölgesinde bulunmaktadır. İstanbul'a 265 Km uzaklıktadır. Bolu ovasındaki ilk yerleşim M.Ö. 3. bine kadar uzanmakta olduğu söyleniyor. Şehir merkezindeki tepelerde kurulmuş olan Bolu şehrinin tarihi ise 1978 yılında Hisartepe kazısında ortaya çıkan bulgulara göre, M.Ö. 7. yüzyıla kadar gitmektedir.

Bu kadar tarihi ve güzel şehri görmeseydim olmazdı :)  Bende Kasım ayında 3 günlük kısa bir gezi planladım ve sabahın erken saatlerinde topladım çantamı atladık arabaya yollar ayağımızın altından kayarcasına gittik. Kahvaltıyı evde etmenize gerek yok araba yolculukları bu yüzden değil midir zaten :) Yol üzerinde mutlaka güzel kahvaltı edebileceğiniz bir sürü durağınız olacaktır. Bizim ilk durağımız İstanbul’un çıkışında “Yörsan Dinlenme Tesisleri” oldu. Bizim tercihimiz Mahalliç Peynirli Tost ve ayran oldu.. Karnımızı doyurarak daha sakin yolun keyfini 2 kat alarak devam ediyoruz. Daha sonrasında 3 Saatlik bir yolculuk sonrasında Bolu’ya gelmiş bulunmaktayız. 


Konakladığımız Otel
 Bolu’da kalacağımız otelimize yerleştik. Otelimizden inanılmaz memnun kaldık ve memnun ayrıldık. Yorumlarımı otel’e bir teşekkür maili yazarak belirttim. Ayrıca artık beni yavaş yavaş tanıyorsunuz. Otel isimleri vermiyorum. Eğer merak ediyorsanız.. Alttaki linke tıklayabilirsiniz J



Bolu Gölcük Parkı Yürüyüş Parkuru

Otelimize yerleştikten sonra hemen etrafı keşfetmeye başladık. Gölcük Tabiat Parkını ziyaret ettik. O kadar güzel resimler çektik ki tabiat hiç bu kadar güzel görünmemişti gözümüze.. Doğa o kadar büyük bir mucize ki adeta ruhunuzu besliyor. Göl çevresini geziyoruz. Daha sonrasında “Gazelle Gölcük Kır Gazinosu”nda şöminenin yanında çayımızı yudumluyoruz. 


Gölköy Evi

Havanın kararmasını midemizin guruldamasıyla anlıyoruz. Bolu’da Et Evi diye bir kasap dükkanına gidiyoruz. Hem satıyorlar hem pişiriyorlar. Ne yerseniz yiyin çok başarılıydı. Hem kaliteli hem hijyenik hem uygun fiyatlarla gönlümüzü feth etti. Bizim tercihimiz pirzola’dan yana olmuştu.

İkinci günümüze erken kalkmayı tercih etmeden doya doya uyuduk. Kahvaltımızı otelimizde yaptık. Otelde bile sadece vakit geçirebilirsiniz bu kadar doğa ile iç içe şirin bir yer olamazdı. 

Abant Gölü

Kahvaltıdan sonra Abant Tabiat Parkı’na doğru yol aldık. Bolu’ya 1 saat uzaklıktadır. Büyük bir göl dışında sadece tek bir restauranta sahip. Çok güzel bir mevsim’de gittiğimiz için sonbaharın renkleri gözlerimizi büyülüyordu. Ayrıca gece ilk kar düştüğü için hem beyaz hem sarı renkleri birbirinin nasıl tamamladığını görmeniz gerekiyor. Göl çevresini gezdik oksijeni doya doya içimize çektik. İstanbul’da o kadar yetersiz ağaç var ki sanırım stresimizin bir diğer yanı yeterli oksijeni içimize çekememiz diye düşündüm. Sonrasında göl çevresinde bulunan tek restaurantta “Abant Göl Cafe& Restaurant” ta atıştırmalık bir şey yedikten sonra hava kararmaya başlamıştı. İnsan burada zamanın nasıl geçtiğini sanırım hiç anlamayacak. Bizde akşam yemeğimiz için yola çıktık. Bolu’yu bu kadar ünlü yapan restaurantlardan birini denemeye karar verdik.

Haşim Restaurant Mutfak Sanat Aktivite Merkezi

“Haşim Restaurant Mutfak Sanat Aktivite Merkezi” adlı restaurantta gittik. Çok değişik bir konsptleri vardı. Osmanlı dönemine has o zamanın damak lezzetlerini burada bulabilirsiniz J Biz incik yemeye karar verdik. Sonrasında muhteşem sunumuyla yemeklerimizi yiyerek otelimize geri döndük.


Son günümüze gelmiştik bugünümüzü verimli geçirmek adına sabah erkenden uyanıp bolu merkezine doğru yola çıktık. Bolu merkezini gezdik zaten çok küçük şirin bir yer. Daha sonrasında kahvaltı yapmadığımız için gözleme yemeye karar verdik. Ben hayatımda bu kadar lezzetli bir gözleme yemedim. Eğer yolunuz düşerse herkese ilk önerdiğim yer oldu. Merkezde Cami’nin hemen yanında “KUBBEALTI Gözleme Evi”ni şiddetle tavsiye ediyorum. Ne kadar yediğimizi hatırlamıyorum ama o kadar lezzetliydi ki tadı hala damağımda ve kendini inanılmaz özletiyor.

Kubbealtı / Yoğurtlu Gözleme
  
Sonrasında Yedigöller Millipark’ gitmek için yola koyulduk. İnanılmaz güzel bir yerdi. Doğası harika ancak yolları inanılmaz virajlı ve arabayla gidiyorsanız biraz zorlanabilirsiniz. Biz kar nedeniyle çok zorlandık. Yedigöller'e Bahar mevsimlerinde profesyonel fotoğrafçılar gelir ve bu muhteşem renkleri ölümsüzleştiriler. Eğer bolu'ya geldiyseniz mutlaka Yedigöller'e uğramalısınız. Bahar mevsimin de tekrar gitmeyi ümit ediyoruz. Her mevsim ayrı güzel olan bu doğa harikası yeri geride bırakarak İstanbul’a doğru dönüş yoluna çıktık. 

Bolu Yedigöller Milli Park


Dönüş yolun’da akşam yemeğimizi yemek için “İsmail’in yeri Bolu Dağı Et Lokantasında durduk. Buranın sucukları çok iyiydi. Yemeklerimizi yedikten sonra zorda olsa yolumuza devam ettik. Ancak İsmail’in yeri restaurantından 2 tane var. Biz bir tanesine Bolu’ya giderken bir tanesine de Bolu’dan dönerken denemeyi tercih ettik. Bence “İsmail’in yeri Bolu Dağı Et Lokantası” “İsmail’in Yeri”nden çok daha başarılıydı. Bu gezimizi de bitirip eve döndüğümde bir sürü güzel anı ve pozitif olarak iş başı yapmaya hazır hissediyorsunuz. Bu gezimizden biz çok keyif aldık. 


Size de Keyifli Yolculuklar...